Bu yazımızla aynı zamanda Motorboat dergisindeydik: http://www.motorboatdergi.com/buyuleyici-thassos-adasi.html
Yazar: Melis Gülboy, Burak Dikmenoğlu
Fotoğraflar: Ecem Korkmaz, Elif Kızanıklı, Ozan Yılmaz, Sedef Gaygusuzoğlu
Kısaca gezi bilgileri:
Gezi süresi: 5 gün
Tekneler: Alexandros (Jeanneu 42.2), Nikea (Bavaria 46) ve Okeanos (Bavaria 39)
Tüketilen mazot: Tekne başına 40-45 litre
Toplam seyir mesafesi: 90-100 deniz mili
Isak Dinesen’in sözleriyle “Hayattaki her şeyin çözümü tuzlu sudur: yani ter, gözyaşı veya deniz suyu.” diyerek yola çıktık!
Sail Nation olarak ilk gezimizi uzun süredir keşfetmek istediğimiz Kuzey Yunan Adalarına yaptık. Bu gezide bizle olan Sail Nation’ın ilk denizcileri ve denizci adaylarıyla birlikte çok güzel bir 5 gün geçirdik. Filotillamız 3 tekneden oluşuyordu: Alexandros (Jeanneu 42.2), Nikea (Bavaria 46) ve Okeanos (Bavaria 39)
(Sağdaki resimde pruvamızda Kavala gözüküyor)
Bu gezideki ekibimiz 22 kişiden oluşuyordu ve arkadaşlarımız resmen dünyanın dört bir yanından geldiler. İngiltere, Amerika ve Almanya gibi uzak diyarlardan bize katılan arkadaşlara uzun yollar geldikleri için tekrar teşekkürler. Ekibin büyük çoğunluğu Boğaziçi Üniversitesi öğrencisi ve mezunlarından oluşuyordu. Tabi ki başka üniversite ve şehirlerden arkadaşlar da bizimleydi ve onlarla olmaktan çok memnun olduk.
Sail Nation ekibi olarak, sık sık verdiğimiz molalarda ve Burak’ın muavin mikrofonuyla herkesi takdim etmesiyle hızlıca tanışıp kaynaştık. Böylece İstanbul’dan otobüse binişimizin üzerinden yalnızca yarım saat geçmesine rağmen kahkahalar hemencecik yayıldı.
Sabah Kavala ’ya vardığımızda yakın bir grup olmuştuk. Kavala’ya vardığımızdan beri öğrendiğim ikinci yunanca sözcük Thalassa, deniz demekmiş. Birincisi Thasaki, inanmazsınız ama küllük demekmiş. Kavala’da öyle rahatız ki, etraftaki yunanca yazıları da anlasak kendimizi Marmaris’te sanacağız.
Saat 10 gibi başlayan yiyecek içecek alışverişi, teknelerin hazırlanması gibi lojistik işleri birkaç saatte halletikten sonra üç tekne yanyana denizdeydik.
Prinos(durak), Limenas(geceleme), 26 Temmuz Çarşamba
Kavala’dan çıktıktan sonra ilk yüzme molamızı Thassos’un kuzeyindeki Prinos’ta yaptık. Sonra bir iki saatlik yelken seyriyle Thassos adasının en büyük limanı olan Limenas’a vardık. Bugünkü kısa seyirde, kendimizi çok yormadığımız için limanın
etrafını keşfetme şansımız oldu. Filomuzun rehberi Dimitris bizi önce amfi tiyatroya sonra da ufak bir burundaki çok şık bir beach bar’da günbatımını izlemeye götürdü. Bembeyaz çakılların üzerinde, ayaklarımız suda, güneşin bulutları boyayıp kendini silmesini seyrettik. Günbatımı sarhoşluğu yetmezmiş gibi, akşama doğru uzo sofrasındaydık. Ne istediysek yedik içtik ve şaşkınlık içinde kişi başı 10 euro ödeyerek sofradan kalktık. Bu akşam hepimiz hayatımıza çok değerli bir söz kattık. Hayattaki her şeyin çözümü tuzlu sudur: yani ter, gözyaşı veya deniz suyu. Sonradan öğrendiğimize bu sözün sahibi, Benim Afrika’m kitabının yazarı Danimarkalı Isak Dinesen’miş.
Bağlanma ve ikmal tavsiyeleri: Prinos’ta demir atarak alargada kaldık. Koyun ağzına biraz uzakta demir atmanızı tavsiye ederiz, içiniz rahat edecektir. Limenas’ta ise gecelemek için uzun beton iskeleye aborda olduk. Tekneyi kıç, baş ve ortadaki koç boynuzlarından koltuk ve pürmeçe halatlarıyla bağladık. Böylece olası güçlü dalgalara karşı önlemimizi almış olduk. Limenas limanındaki elektrik ve su istasyonları çalışmıyordu o yüzden bir ikmal yapma şansımız olmadı, bölgeyi ziyaret edeceklere tavsiyemiz Kavala Marina’dan çıkmadan ikmalleri tamamlayın.
Maries(Durak), Limeneria(Geceleme), 27 Temmuz Perşembe
Sabah bir kalktık, gri bir bulutun içindeyiz, iri iri yağmur damlaları ve fırtına tepemizde. Biz de teknelerin içinde meşhur (!) Yunan kahvelerini deneyerek alçak basınç alanının üstümüzden geçmesini seyrettik. Nihayet rüzgâr rahatladı ve kuzeybatıda mavi gökyüzünü görünce adayı batıdan dönmeye karar verdik. Havanın aydınlık olduğu yere doğru devam ettik. Yol üstünde Maries koyunda alargada deniz keyfi yaptık ve akşamüstünün keyfini burada yakaladık. Maries’te filomuz çok salonlu bir mekan gibiydi: Aleksandros’ta Deniz’in doğumgünü partisi kutlamaları; Nikea’da Reiki dersleri; Okeanos’ta başüstü oturmaları yapılıyordu.
Güneş alçalırken vira demir dedik ve Limeneria’ya doğru yola çıktık. Bu akşam yemeğinde kasabanın yukarılarında, rehberimiz Dimitris’in önerisiyle bir mahalle lokantasındayız. Maalesef kıracak tabak bulamadık ama sokak ortamı çok tatlıydı. Zaten karınlar doyunca animatörlüğü yarı Yunan Alper ve korosu üstlendi. Saatler süren programımız mahalleye şenlik getirdi. Türkçe, Yunanca şarkılar söylendi. Yarınki “denizde nikah töreni” için hazırlıklar başlamıştı bile. Kına gecesiz olur mu dedik, onu da bu sokak tavernasında yaptık, hatta zamanlama yanlış da olsa, düğün pastasını bile kestik!
Teknelere dönerken kasabanın tek gece kulübünün müziği bizi kendine çekti. Bu spontane karşılaşma bizim gerilla dans grubuyla birleşince mekanın önündeki sokağı dans pisti yaptık. Böyle olunca, telefon kameraları, diğer müşteriler ve tepside bedava shotlar hemen bize katıldı.
Bağlanma ve ikmal tavsiyeleri: Maries’te alargada kaldığımız süre içinde teknelerin biraz yön değiştirdiğini farkettik ama bir tehlike görmediğimiz için ayrılana kadar dikkat etmekle yetindik. Limeneria’da ise L şeklindeki sağlam iskeleye aborda olduk. Sabaha kadar bizi rahatça idare etti. Buradaki liman inşaat halinde olduğu için elektrik ve su alma şansımız olmadı. Thassos adasının limanlarında böyle sorunlarla karşılaşmak mümkün ama en azından ücretler çok uygun. Genelde limanlarda ücretsiz bağlanabildik.
Salonikios(Durak), Giola(Durak), Aliki(Geceleme), 28 Temmuz Cuma
Sabah 9.30daki yoga randevumuza Yoga Hocamız Öykü ve Burak dışında uyanabilen olmadı. Bütün ekipler uyandığında da güzel kahvaltılar ettik. Ardından yola çıktık ve rüzgar tam istediğimiz yön ve kuvvette esiyor, daha ne isteriz? Uzun bir orsa seyrinden sonra bugünün ilk yüzme molasını Salonikios’ta verdik.
Birkaç saat sonra demir alıp deniz kıyısındaki meşhur doğal taş havuzun (“Giola”) önünde durduk. Merdiven şeklindeki kayalardan tırmandık ve havuzun içindeydik. Biraz sonra Ozan’ın doğal havuzun en yüksek tarafından müthiş atlayışı herkesi büyüledi!
Bugünkü geceleme limanımız Aliki, kalabalık olduğu ve çok geniş olmadığı için burada özellikle dikkat etmek gerekiyor. Bağlanırken ve gecelerken zorlandığımız anlar oldu. Rüzgârın sürekli dönmesi biraz keyif kaçırdı.
Okeanos teknesi Aliki’nin arkasındaki çok tatlı ve korunaklı ufak bir koya demir attı. Biz Aliki’ye doğru yolumuza devam ettik. Bu akşamki gün batımı sefamızı da karides, deniz yatağı ve kokteyller eşliğinde yaptık.
Teknelerdeki akşam yemeğinden sonra taze çiftimizin nikah töreni için bütün tekneler birbirine bağlandı. Rehberimiz Dimitris ve ekip evlilik merasimini çok ciddiye aldı. Nikea teknesi süslendi, müzik listeleri yapıldı, herkes beyaz Sail Nation tişörtlerini giydi ve çiçekli Hawaii kolyelerini taktı. Nikea’nın başüstünde samimi, sevgi dolu sözler eşliğinde sevgili çiftimizi evlendirdik. Zeytin ağacından yapılma yüzükleri bile hazırdı. Her şey o kadar sıcak, o kadar güzel oldu ki sanıyorum bu düğün önceden planlansa bu kadar gerçek olamazdı. Devamında yıldızlardan bir battaniyenin altında sohbet ettik ve uykuya daldık.
Bağlanma tavsiyeleri: Salonikios koyunda 3 tekne birlikte demir attık ve alargada güzel vakit geçirdik. Hasır çardakları ve kampçılarıyla, bu sevimli sahilin tek problemi, biraz dalgaya açık olmasıydı. Giola’da ise demir atmak çok mümkün değil, dalgalı olabiliyor. Biz de isteyenleri iyice yaklaşıp botlarla denize bıraktık ve bir saat kadar sonra geri aldık. Aliki’de ise gecelemek için 3 tekne birlikte demir attık, sonra da tekneleri birbirine bağladık. Böylece bütün geceyi birlikte geçirebildik.
Vathi Beach(Durak), Marble Beach(Durak), Kavala(Geceleme), 29 Temmuz Cumartesi
Sabah erkenden demir toplamaya başladık. İstikamet Marble Beach’in hemen batısındaki Vathi beach. Sabah yüzmesi ve kahvaltımızı burada yaptık. Alargada sessizliği dinleme fırsatı bulduk ve sakin birkaç saat geçirdik. Buranın tüm güzelliğine karşın, insan Marble Beach’i de bir görmek istiyor. Onu bulmak için yamaçtaki taş ocaklarına doğru gitmeniz yeterli. Karaya dönmeyi ertelemek istediğimizden, bir de meşhur Marble Beach’i görelim dedik ve kısa bir durak yaptık.
Çıkmadan önce yaptığımız tekneler arası anlaşmaya göre, Nikea ve Okeanos su tabancaları ve balonlarıyla buluşma yerinde Alexandros’u gafil avlayacaktı. Alexandros’u sıkıştırdığımızı düşünerek sinsice yaklaştık. Balonlar ellerden tam çıkıyordu ki… tanımadığımız bir tekneye yaklaşmışız! Hold your fire!
Rüzgâr bizi geri geri sürüklesin istedik ama dönüş için mecburen dümeni Kavala’ya çevirdik.
Akşam yedi-sekiz sularında Kavala’ya yanaşırken kızıl akşam güneşinin altında kalesi, kubbeli kiliseleri ve viyadüğüyle şehir merak uyandırıyordu. Dönüş hüznümüz biraz dağıldı.
Duşlar alındı ve yemek arayışında Kavala’yı keşfe çıktık. Sevimli bir ara sokakta, uzun bir masa olduk. Son 10 euroluk akşam yemeğimizi yerken sokağın ucundaki sirtaki ortamı bizi göreve çağırdı. Kocaman bir halayla sokağı sarınca, alıştığımız üzere yine kameralar çıktı. Tatlıydı burası ama herkesin aklı başka bir yerdeydi: Suyun üzerindeki gece kulübü: Aqua Club. Hep birlikte marinanın ilerisindeki bu mekana yürüdük, fakat kapıda kalabalık olduğumuz için takıldık. Ama tabi ki Türk aklımızı çalıştırdık ve ikili üçlü gruplar halinde, çaktırmadan girdik. Biz ve dansın arasına girmek mümkün olabilir mi? Mekân ve müzikler gayet güzeldi bizi iyi eğlendirdi. Sonra ortam teknelere taşındı ve yavaşça uykuya geçildi.
Bağlanma tavsiyeleri: Vathi Beach ve Marble Beach’te demir atarak alargada vakit geçirdik. Kavala’ya döndüğümüzde ise Kavala Marina’da yerimiz bizi hazır bekliyordu. Marina’ya tonoz da alarak kıçtan kara olduk.
Kavala Ammolofi Beach, İstanbul’a dönüş, 30 Temmuz Pazar
Sabah erkenden teknelerden çıktık ve Ammolofi beach’e gittik. Kumsal, deniz ve havuz kenarındaki büyük çardaklar arasında gidip gelerek çok güzel vakit geçirdik. Saat 3 gibi tatlı bir DJ set başlamıştı ki gitme vaktimiz geldi.
Pazar akşamı günbatımına doğru sadece Yunan sınırını geçmemiz iki saatten biraz fazla sürdü. Ama sıkıldık mı? Hayır. Kuyrukta durakalınca otobüs, hoparlörlü eline alan ekip müziğin ritminde arabaların arasından yürümeye başladı. İpsala sınırının gerisinde yumuşak, pembe güneş ışığının altında, komşularımızla kaynaşarak, arabaların ve tırların arasında ‘Osmanağa’ dansı bile yaptık. Unutulmaz bir akşam daha oldu.
İstanbul’a varınca tekne yemeklerinde, gezi yemeklerinde ve yeni Sail Nation gezilerinde buluşmak üzere sözleşerek ayrıldık.
Gezinin ardından düşüncelerimiz, Ağustos 2017
Gezinin sonunda dönüp bakınca görüyorum ki denize açıldıkça Ege suları içimize de doldu sanki. Serinletti, zihnimizdeki gürültüyü boğdu, yavaşlattı her şeyi. Birkaç gün içinde bizi birbirimize bağlayan, ama aynı anda hepimizi birden özgürleştiren bir aidiyet hissi bulduk. Bulduğumuz bağlarla, oradan gelen özgüvenle, kimimiz evlendi, kalbini açtı, kimisi bedenine ve müziğe verdi dümeni, başkası hayal gücünü ve zihnini açtı. Yeni hislerle ve düşüncelerle dolu dönüyoruz şimdi. Daha önemlisi, sevgiyle ve güler yüzle dönüyoruz. Birbirimize minnettarız her şey için. Hayal kurmaya ve yeni hayalleri gerçekleştirmeye devam edeceğiz.
Önümüzdeki Sail Nation gezilerinden size yazmaya devam edeceğiz. Bizi takip etmek isterseniz instagram sayfamıza bekliyoruz.
(Instagram: @sailnation.co)
Motorboat dergisindeyiz: http://www.motorboatdergi.com/buyuleyici-thassos-adasi.html